Ağaçların Zekası

Issız ve de karanlık ormanların içlerinde uçsuz bucaksız ağaçların iletişim halinde olmaları tek kelimeyle harika.Karbon elementini kullanarak iletişimde olmaları hatta stres ve ihtiyaç halinde işbirliği yapmaları inanılır gibi değil.Ormanların yer altında ki iletişim ağına acaba hayvanların direk olarak bir katkısı var mı? Bence var ama bilimsel olarak açığa çıkarılacak daha çok olayların olduğu kesin.

Ormanlar adete orkestraya benzer tarzda çalışıyorlar.Her hareketin bir zeka ürünü olması,organize ve mükemmelliyetçiliği beni bi hayli hayrete düşürdü.Ayrıca kimyasal olarak ağaçların duygularının bile olduğu inanılmaz.Ağaçların orman yangını gibi stres anında doğaya daha hangi yollarla mesaj verdiğinide merak ediyorum.

Ve bizler insanoğlu, bizlere sunulan bu mükemmel doğanın ahenki olan ormanları bir düşman gibi görüyoruz.Kesiyoruz, ticari rantlar için yakıyoruz.Ve en büyük zararı aslında kendimize vermiş oluyoruz.Hem de onların iklim değişikliğinden dolayı dertleri yetmiyormuş gibi....Ağaçların ihtiyaçlarının kimyasal olarak nasıl sağlanacağı bence araştırmamız gereken bir konu. Ormanların küresel ısınmaya karşı zorlu bir savaşta ve bizim yardımımıza muhtaç olduklarını unutmamalıyız.

En Kompleks Organımız, beynimiz.


Beynimizin kompleks yapısı duyu sistemiyle organize çalışarak dış dünyayı algılamamızda bizlere yardımcı olur.İşlevselliğine bağlı olarak dış dünyayı yorumlarız ve buna bağlı gerçeklik kavramı ortaya çıkar.
Gerçeklik kavramını her ne kadar felsefi olarak değerlendirsenizde bilimsel olarakta değerlendirmelisiniz. Nöron hasarlarına bağlı oluşan Merkezi Sinir Sistem Patolojileri dış dünyayı sizlere daha farklı bir çerçevede sunabilir.Buda gerçeklik kavramını kişiselleştirir.
Görsel illüzyonlar ile yapılan deneylerin sonucunda deneyi yapan kişi bireylere aslında görülenin bir illüzyondan ibaret olduğunu söyleyene kadar bireyler, deneyin beyinlerinde yorumladıkları halinden öteye varamazlar. Ve bu durum bizlere
Beynimiz illüzyonların gerçek olup olmadığına neden karar veremiyor? sorusunu aklımıza getiriyor.
Görsel algıların ve işitsel algıların yorumlanması nöronların seyir yönü ve uzunluğuna göre değişebilmektedir.
Başarılı bireylerin genel olarak ortak özelliklerinin iyi ve hızlı algı olduğunu biliyoruz ve buna bağlı olarak Objeler beynimizde yorumlarınırken geçen süreyi nasıl azaltabiliriz ? sorusunun özerinde düşünülmelidir.
Duyuların yoksunluğunda ortaya çıkan halüsinasyonlar, farklı patolojilerden de kaynaklanabilir.
Asıl soru duyu sistemi ve beyinin organizasyon problemlerinden dolayı ortaya çıkan, görsel ve duyusal sanrıların belirmesine bütün duyuluların işlevselliğinde azalma eşlik eder mi?







Bilimin ilk adımları

Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunun yapı taşlarını oluşturan Mustafa Kemal Atatürk, ülkemiz için gelecek nesillere bıraktığı en büyük emanetin yaşadığımız coğrafyanın yanında bilim için attığı adımlar olduğunu unutmamalıyız.

Bu adımların değerleri yıllar sonra toplumumuz toplumumuz tarafından daha çok fark edilecekti.Öncelikle Harf Devrimi ve günümüzde kullandığımız takvim bilim adına ülkemizde atılan ilk adımların olduğunu göz ardı etmemeliyiz.Batılı uygar toplumların ilerlemelerini daha yakından takip etmemiz için olmazsa olmaz devrimsel nitelikte değişikliklere gidilmişti.

Tabi ki ülkemizin günümüz bilim insanları ve gençleri için yıllar önce atılan adımlar hayatımızı her yönüyle etkilemiştir.Atatürk’ün Eğer bir gün benim sözlerim bilimle ters düşerse bilimi seçin. ” sözü bizim için bir rehber niteliğindedir.


Sahip olduğumuz değerleri unutmamalı ve Atatürk’ün bilim adına açtığı yolu emin adımlarla ilerlemek, biz günümüz gençlerine düşüyor. Mustafa Kemal Atatürk gibi ülkemizin ve bizlerin geleceği için bilime,ilime gerekli değerlerin verilmesi için çaba sarf etmemiz gerektiğin unutmayalım, unutturmayalım.